| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | önceden bilmek | know in advance f. | ||
|
Because the payment will be annual and known in advance, it will help farmers in their business planning. Ödeme yıllık olacağı ve önceden bilineceği için çiftçilere iş planlamalarında yardımcı olacaktır. More Sentences |
||||
| Genel | önceden bilmek | know beforehand f. | ||
|
How much of this did you know beforehand? Bunun ne kadarını önceden biliyordun? More Sentences |
||||
| Genel | önceden bilmek | already know f. | ||
|
Is there anything you can tell us about Tom that we don't already know? Bizim önceden bilmediğimiz, Tom hakkında bize söyleyebileceğin bir şey var mı? More Sentences |
||||
| Genel | önceden bilmek | foreknow f. | ||
| Genel | önceden bilmek | foreknew f. | ||
| Genel | önceden bilmek | foretell f. | ||
| Genel | önceden bilmek | foresee f. | ||
| Genel | önceden bilmek | read f. | ||
| Genel | önceden bilmek | envision f. | ||
| Genel | önceden bilmek | foredeem f. | ||
| Genel | önceden bilmek | precognize f. | ||
| Genel | önceden bilmek | precognise f. | ||
| Genel | önceden bilmek | preknow f. | ||
| Genel | önceden bilmek | presignify f. | ||
| Genel | önceden bilmek | forwete f. | ||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| Idioms | ||
| Deyim | (bir şeyin) olacağını önceden bilmek/hissetmek | know (something) is coming f. |
